6 Haziran 2012 Çarşamba

Necibe Göründü !!


Sabah bir gümbürtü kıyamet koptu apartmanda. Biz genelde akşam saatlerinde alışkınız aksiyona, yataktan nasıl fırladığımı bilemedim. Timur benden önce dikilmiş kapının önüne, nerede kaldın der gibi ter ters bana bakıyor.
“Bak”, dedim Timur’a, “bu kapıyı açmamak için son şansımız, sonrasında olabileceklerin garantisi yok.” Bakıyor ciddi ciddi. “Allah bilir yine ne oldu ve Allah bilir ucu neresinden bize dokunacak! Gel açmayalım, hiç duymamış gibi davranalım.”
Dayanamadık. Açtım kapıyı. Timur sağlamcı, arkama geçti, bacaklarıma sürtünerek izliyor olan biteni.
Ben apartmanın en üst, çatı katı olarak tabir edilen dairesinde kalıyorum. Kuş bakışına benzer bir seyir alanım var. Hal böyle olunca kapıyı açınca, katta bizden başkası olmadığı için hiçbir şey göremedik. Baktım Timur’a, “İnmesem daha iyi.”
İndim. Zaten iş yeri olmayan bizden başka topu topu 4 daire var. Bir tanesi 2. kattaki tıbbi mümessil, hani daha önce de bahsetmiştim. Birinde bir karı-koca oturuyor. Kadın ses sanatçısı (!) Bir diğerinde yaşlıca bir teyze var. Diğeri de Necibe. Ne zamandır yoktu. Bina olarak, iş yerleri ve civardaki esnaf da dahil hepimiz rahat ve huzur içindeydik. Gelmiş. O gürültüyü duyunca Necibe’yle ilgili bir şeyler olduğunu anlamalıydım.
“Yetişin komşulaaar, Necibe gelmişşş!!!” diye bağırasım geldi kapısının önündeki üst üste yığılı bavulları görünce. Onun yerine arkama bile bakmadan koşarak yukarı çıktım. Kapıyı sıkıca örttüm ve öldüğümü zannetmesini ya da ortalıkta görünmediği süre zarfında hafızasını kaybetmiş olması nedeniyle beni, burada oturduğumu, her şeyi unutmuş olmasını diledim.
Yine de fazla ümitli değilim. Ve gümbürtünün nereden çıktığına dair içimdeki merakın tamamını kaybettiğimi söyleyebilirim. Hatta bu konuda hiçbir şey bilmemek en iyisi. Gerçekten…
Hızlıca hazırlanıp, kimseye görünmeden sıvıştım binadan. En azından akşama kadar rahatım. Akşam nasılsa damlar.

Hiç yorum yok: