17 Mayıs 2012 Perşembe

Perşembe


Baygın gelen iniltiler yükseliyor bazen şehrin üzerinden. Dinlemek istemesem de duyuyorum. Karanlık ve tenha bir sokakta yerde yatan bir karaltının yanına yaklaştıkça belli belirsiz soluk alıp verdiğine, inlediğine ve biraz daha yaklaşınca yerdeki birikintinin su değil de kan olduğuna şahit oldunuz mu hiç?
Ben olmuştum vaktin birinde… Tesadüftü… Uzun hikaye…
Gece evin ışıklarını söndürüp de, perdeleri açarak aşağıdaki caddenin yanıp sönen neonlarına duvarları teslim ettiğimde bir antik kent meydanından beri içimde taşıyormuşçasına biriken nefesimi boşaltarak arkama yaslandığımda başlıyor her şey. Bunun için bir kadeh Kalecik Karası, geniş ve arkaya doğru yaslanmaya müsait bir eski berjer ve kuyruğunu kıyamet de kopsa nazlı nazlı sallayacakmış gibi görünen bir kedi lazım sadece.
Önce gözlerimi bir süre karanlık semaya dikiyorum. Bulutsuz yaz gecelerinde az da olsa yıldızlar görünüyor. Gökyüzü simsiyah ve ölüm sessizliğinde… yokluğu ve hiçliği ve hepliği hissetmek için bir süre kıpırtısız bekliyorum. Ta ki o dehşet verici korkuyu, tüylerimi diken diken eden irkilmeyi hissedene kadar. Yüreğim ağzıma gelip, kalbim deli gibi çarptığında ve yok oluşa bir saniye uzaklık kalmışçasına titrediğimde artık biliyor oluyorum. Bir tür ters meditasyon. Derin korkuya odaklanma. Bir tüt trans hali. Ancak böyle var olduğumu hissedebiliyorum.
Bunu öğrenmek uzun yıllarımı aldı. İbadetle, zikirle,  nirvanayla, yükselmekle veya orgazmla açıklanamayacak bir zihin durumu. Haz ve huzur değil. Hiç değil. Bir tür paratoner olmak denilebilir belki. Yıldırımı ve toprağı düşünün. Sonra yıldırımı paratoneri ve toprağı düşünün. Yıldırım düştüğü andaki paratoneri ve paratoner sayesinde kendisine “ne”yin değmediğinden bihaber toprağı düşünün. Şimdi ne anlatmak istediğimi anlamaya biraz daha yakınsınız.
Bazı bilgileri paylaşmak gerekir. Bazı bilgileri yavaş yavaş paylaşmak, bazılarını ise kendine saklamak…
Şüphesiz ki yolculuğumda sırf bana ait anlarımın olmasına ve bu sayede kendimi özel ve önemli hissetmeye ihtiyacım var. Fakat diğerleri için açılmakta olan Pandora’nın kutusu artık sahnede.
Kendimi hazır hissettikçe size geceleri neler yaptığımı anlatmak istiyorum…
Çünkü bilirseniz her şey farklı olur…

Hiç yorum yok: