10 Temmuz 2012 Salı

Sosyal medya ve narsistler


Sosyal medyada narsistleri nasıl tanırsınız?
Deli Mine hizmette sınır tanımıyor sevgili blog okuyucuları!
Tüm mesleki birikim ve sosyal medya tecrübelerini sizler için bir araya getirip günlük yaşamda karşılaşabileceğiniz sorunlarınıza çözüm bulabilmek için kolları sıvadı…
Eh tabi bunda onun ezelden beri uyuz (!) olduğu birtakım tiplemelerin artık şurasına (sağ eli yere paralel olarak burnunun ucu hizasındadır) kadar gelmesinin de payı yok değil.
İşte şimdi sizlerle bir kara sevdaya tutulur gibi bağlandığımız twitter, facebook, instagram gibi ortamlarda stres kat sayımızı artıran, pek çok sebepten dolayı takip etmeyi sürdürmek durumunda kaldığımız ancak yazdıklarını her okuduğumuzda şakaklarımızın zonkladığı tiplemeleri irdeleyeceğiz…
Öncelikle bir insan kendi kişisel alanından sürekli 70 milyon o sırada onu okuyor ya da dinliyormuş gibi bir hitabet sergiliyorsa alıcılarınızla oynamaya başlayabilirsiniz. Bazılarına 70 milyon ve misak-milli de dar gelir ve gerek yarım yamalak İngilizce’leriyle olsun gerek hazreti google’ın çeviricilerine güvenlerinden Türkçe olsun dünya barışına yönelik olağanüstü tespitlerde bulunurlar.
Diyebilirsiniz ki, ya bu arkadaşlar iyi niyetliyse?
Ben de o zaman şöyle cevap veririm; neyin iyi niyeti biladel?
Kendi fikrini, olup bitenlere kişisel yorumunu getirmek çok başka bir şeydir; talimatlar yağdırmak başka bir şey!
Bu narsist sosyal medya düdükleri sürekli şikayet eder, hiçbir şeyi beğenmezler. Onlara göre dünyanın çivisi yerinden çıkmıştır ve hiçbir şeyin düzelme ihtimali kalmamıştır. Belki onların sözüne kulak veren yetkililer olursa eğer, tabi o da bir ihtimal, geleceğe dair bir umut beslemek mümkün hale gelebilir ama bunun dışında sefil ve rezil bir halde ölümü beklememiz gerekir.
Eğer onları onaylamazsanız, laflarını beğenmez, retweetlemezseniz falan Allah toptan belanızı verebilir. Siz kim oluyorsunuz da böylesi küresel çapta öngörüleri olan, Allah vergisi dehasını insanlığın hizmetine sunmuş birinin egosunu okşamazsınız? Nasıl başkalarının da bu cevherden faydalanması için çıkarsamalarını yaymazsınız?
Her önemli günü her bilmem ne yıldönümünü hatırlamak üzere bir içsel alarm sistemleri de evrilmiştir bu arkadaşların. Herkesten önce gerekli “anma”larını yapar ve geciken, hele hele unutma ya da önemsememe terbiyesizliğinde bulunanlara açarlar bayramlık ağızlarını.
Şu türden yakınmalarına sık tanık olursunuz: “Size daha önce defalarca söyledim ama dinletemedim…” veya “Artık ben söylemekten yoruldum siz dinlememekten usanmadınız” veya “yetkilileri buradan defalarca uyardık, sonuç hep aynı…”
Gazeteci veya bir sivil toplum kuruluşu gönüllüsü, başkanı falan olsa anlayacağız ama haspa dünyayı kurtarmadığı zamanlarda mutfakta karpuz kesip, gündüzleri toplu taşıma kullanıyor ve üstelik de ne hikmetse (!) iş yerinde sürekli kavgalı olduğu, onu anlamayan, kadrini bilmeyen bir dolu yetersiz yeteneksizle birlikte aynı maaşa talim ettiği yetmezmiş gibi bir de onların ağız kokusunu çekiyor.
Bunu da nereden mi biliyoruz? Çünkü aynada yansıyan kendi görüntüsünden esasen o kadar başı dönmüş durumda ki, kontrolünü bazen kaybediyor ve basbayağı bir ölümlü gibi paylaşımlarda da bulunuyor. Çünkü bir tarafı hepimiz gibi hala etten kemikten bir insan olmanın doğal ihtiyaçlarına sahip. Ama kuramıyor aradaki dengeyi… bünye kaldırmıyor etten kemikten oluşun verdiği sıradanlık ve dünyada ağırlığınca yer kaplayışın yarattığı hüznü ve bununla baş ederken git gide şekillenen tevekkülün ağırbaşlılığını. Techizatı yetersiz… yapamıyor.
Zaman zaman küsüyor takipçilerine. İçerliyor, hatta kahrettiğinin bile görüldüğü oluyor. İnsanlıktan kesiyor umudunu.
Velev ki bir hata ettiniz, ufacık bir eleştiride bulundunuz… vay halinize! Hemen etrafında hazır kıta bulundurduğu düşük özgüvenli ve çaresizce kendisine model alıp, yapışarak üzerinden besleneceği bir figür arayışıyla onun sabit yörüngesine oturan askerlerini devreye sokuyor. Ama öyle incelikli yapıyor ki bunu vaziyete uyanmazsanız neredeyse feveranını duyup ağlayasınız gelir. Yüreğiniz burkulur nasıl da yanlış anlaşıldığını anlatırken. Onu içinizden bile olsa eleştirdiğiniz için insanlığınızdan utanırsınız.
İnstagram biraz daha farklı. Orada sadece fotoğraflar konuştuğu için aynada kabaran benlik görmek için ayna karşısında çekilen fotoğraflara bakmanız yeterli.

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Ne deliler var :) böyle biri olmadığımı umuyorum inşallah o kadar da değilimdir :) Tespitler doğru mesleğiniz bu zaten.Ellerinize sağlık ne diyim:)

white rabbit in the forest dedi ki...

Ben en çok, insanları bilgilendirme amacındayım diye dile getirip ahkam kesenlere gülüyorum :)

safransarı dedi ki...

Gerçekten harika yazmışsın , tespitlerinin hepsine katılıyorum.
İnsan aynada gördüğünden farklı biriymiş gibi etrafa ışık tutması ne kadar ironik.
Kendi özünden vazgeçersen , kendini kaybedersin.