Havuç’la bambaşka öykülere sahip ama en a onun kadar nazarımda şanssız
olan çocuklar da var.
Hatta o kadar çoklar ki… Acaba konuyla ilgili bir sivil toplum hareketi
mi başlatsak?
İki kardeş. Abla 11, küçük erkek kardeş de8 yaşında. Halaları ile
birlikte geldiler. Aslında prensip olarak ergenlik öncesi dönemdeki çocuklarla
görüşme yapmıyorum ama işte onun bunun tanıdığı vesaire olunca da hayır
denmiyor.
(Ama bir kez daha kesin ve açık olarak ifade edeyim, “bu ders çalışmıyor,
dikkati dağınık, dikkat eksikliği var galiba” diye gelenler en geç yedinci
dakkada kapının önünde bulurlar kendilerini. Özel öğretmen miyiz kardeşim?)
İki durgun, tertemiz, aydınlık yüzlü çocuk. Her hallerinden buraya, benim
yanıma getirilmekten hoşlanmadıkları belli ama terbiyelerinden “üff” bile
demiyorlar. Kısa kısa cevaplar vermekle yetiniyorlar yalnız. Yani “tamam sana
cevap vermiş olalım ama çok da gönüllü yapmıyoruz bunu” der gibi…
Geliş sebepleri bambaşka aslında… Tabi yerseniz… Anlatayım.
“Minaanımcım bu çocuklar benim canlarım. Anneleri ağabeyimi terk edip
gidince annemle benim yanıma taşındılar. 6-7 aydır bir aradayız. Çok mutluyuz.
Pırlanta gibi çocuklar. Benim onlardan yana hiçbir şikayetim yok… yalnız… şey
acaba bilmiyorum ki, yanlarında konuşmamız uygun olur mu…”
(Nefretlik ve gereksiz, psikologla sözüm ona bir ittifak kurma çabası.
Öyle alışkındırlar ki gizli saklı işlere, birilerinin arkasından dolap
çevirmeye ve dedikoduya…)
“Çocukların bilmedikleri ve öğrenmelerinde sakınca olan bir konudan mı
bahsedeceksiniz?”
Kapak! Ama yerini bulmuş, adeta adaletin kılıcından fırlayıp gelip oturan
bir kapak. Çünkü emin olun gerçekten çocukların bilmesinde ve duymasında
sakınca olan konular, onlar olmadan ya telefonda ya da özel olarak kendi başına
gelip anlatılarak bize aktarılır. Bu duyarlılığa sahip –neyse ki- çok sayıda
ebeveyn vardır.
Onun dışında “acaba onun yanında konuşmak uygun olur mu” kırıtmaları bana
sökmez. Neyse…
Kısa keselim, kardeşlerden küçük olanı dediklerine göre “yaklaşık üç
aydır” gündüzleri kaka kaçırmaya başlamış.
Bir psikolog bunu duyduğu anda çocuğun nasıl bir ortamda yaşıyor olduğunu
öğrenmek ister. Okulda ya da evde, her nerede çocuk kakasını kaçırıyorsa bu,
amiyane tabirle çocuğun o ortamın “içine .ıçmak” istediğine işaret eder ve
orada bir şeyler dönüyordur!
Zaman içinde ortaya çıkan tabloyu anlatıyorum size;
Anne ve baba şiddetli geçimsizlik içindedirler. Bu geçimsizliğin şiddeti
öyle raddelere tırmanır ki zamanla annenin yumuşak dokuları üzerinde kalıcı
izler bırakmaya başlar. Bu arada yanlış anlamayın her ikisi de tıp doktoru;
yani son derece iyi eğitilmiş (!) durumdalar. Anne boşanma davası açar ve
çocuklarını alıp evden ayrılır. Bunu kabullenemeyen baba –ne kadarı doğru ne
kadarı gerçek bilmiyorum – annenin gayrı meşru ilişkisi nedeniyle boşanmak
istediğini, kendisinde kusur olmadığını ileri sürer ve mahkemenin ona tanıdığı
yasal görüşme gününde çocukları kaçırıp kendi evine getirir. Boşanma sonuçlanır
ve velayet anneye verilir. Çocuklar polis nezaretinde annelerine giderler.
Yasal görüşme gününde baba tekrar çocukları kaçırır ve velayet davası açar. O
sürede çocuklar olmadık çirkin tartışmalara ve anneleri hakkında aslı var ya da
yok hakaret, küfür ve aşağılamaya maruz kalırlar. Anneyle görüşmeleri tamamen
yasaklanır.
Bakın şu veya benzeri kalıplar hayati önemdedir: “Psikolog/doktor/uzman
hanım/bey inanın ben anneleriyle (bazı durumlarda bunun yerini baba alır)
görüşmelerini çok istiyorum hatta evde bu konuda baskı bile yapıyorum. Kendisi
görüşmek istemiyor.”
Külliyen, yerden göğe ve iki cihanda yalandır. Kalıbımı basarım. Doğru
söyleyene rastlarsanız da diplomamı kaldırır çöpe atarım.
Ve çocuklar baba evinde bakımsız kaldıkları için babaanne ve bekar olan
halanın yanına gelirler, yeter ki annelerine gitmek istemesinler diye ne
isterlerse ama ne isterlerse alınır… I-phone, ı-pad, psp, artık benim
bilmediğim ama çocukların isteyebileceği her ne varsa. Kız çocuğun ellerinde
mavi ojeler saçının uçlarında kızıl balyaj, oğlan obez olmak üzere
beslenmekten… “Yaz tatilinde ne isterlerse yapıyorlar, okul başlayınca eski
düzen devam tabii…” diyor gevrek gevrek.
O sırada ne istedim söyleyeyim mi? Masamın üzerinde yaklaşık 50’ye 30 cm ebadında plastik ve
esnek bir tepsi olsa, şöyle iki elimle uçlarından tutunca yaylanacak kıvamda;
sonra “şaaaaappppp” diye … Neyse… ben profesyonelim… böyle şeyler yapmıyorum…
2 yorum:
herşey neden çocuklara olmak zorunda :(
erkek ve kadın olarak sağlıklı davranmanın eğitimle çok alakası yok. Ama genelde erkekler kadınları çocukları ile cezalandırmaya çalışıyorlar. Yada bana öyle geliyor.
Blogunu yeni keşfettim, çok farklı postların var :) bloguna üyeyim, senide üyelerim arasında görmek isterim :) http://zs-zsezgin.blogspot.com/
Yorum Gönder