Dün
bütün gün evde ense yaptım, değmeyin keyfime !
Kitaplarımı
düzelttim, dvd’lerimin, cd’lerimin tozlarını aldım, giymediğim kıyafetleri
toplayıp paketledim, bir ferahlık geldi üzerime…
Sevmiyorum
gereğinden fazla eşyayı artık. “Artık” diyorum çünkü eskiden aldıkça alır,
dolapları doldurdukça doldururdum.
Boşuna…
Çok
gereksiz…
İnsan
dolapta onlarca tişörtü varken sürekli o en sevdiği “siyah” olanı yıkayıp
yıkayıp artık delinene kadar giyiyorsa, uzayda gereğinden fazla yer işgal
etmemelidir. Hem zaten fark ettim ki fazlalıklar insanın nefes alanını
daraltıyor ve omzuna yük bindiriyor. Belki tamamen hüsnüm ve kuruntumdur
bilemiyorum… ama ben artık evimde fazlalık istemiyorum. Eskiyeni atıyorum,
fazlayı veriyorum…
Akşamüzeri
Müjdat uğradı dün. Böyle söyleyince pek hoşlanmıyor kendisi “Müjde”yi tercih
ediyor ama art niyetli olmadığımı bildiği için pek de çıkarmıyor sesini. Onunla
bizim arka sokakta bir kış gecesi tanışmıştık. O sokakta onun gibi olan ve
onunla aynı işi yapan belki ondan fazla kişi var ama biz sadece Müjdat’la
arkadaş olabildik. O farklıdır çünkü. Huyu suyu değişiktir. Okuldan dönünce
çocuğunuzu almasını isteyeceğiniz, bir yere giderken anahtarı ne olur ne olmaz
diye bırakabileceğiniz samimi bir komşu gibidir. En azından komşunuz olmasını
isteyebileceğiniz biridir. İyidir yani.
Dün
hem beni sevindiren ama sevindirirken de aynı anda alnımdaki endişe çizgilerini
aktive eden bir haber verdi bana; “artık sigortalı, mesaili düzgün bir iş
arıyorum Mine” dedi.
Açıkçası
haklarında genelleme yapacak kadar çok sayıda travesti tanımıyorum arkadaşlar. Ancak
gördüğüm, duyduğum ve karşılaştığım kadarıyla bazıları “mecburiyetten” fuhuş
yapıyorken bazıları için bu bir “tercih”. Bu konuda atıp tutmaya ve sosyo
kültürel tespitler yapmaya başlasam zibilyon kadar paragraf yazabilirim. Ama şu
an buna ne isteğim var ne de takatim… zaten bana ne?
“Peki
mesaili iş arıyorum derken, hangi kimliğinle arıyorsun?” diye sordum haliyle.
Gerçi
her iki kimliğiyle de “farklı” olduğu için sıradan bir iş yerinde aklınıza
gelen gelmeyen bir sürü sıkıntı yaşayacağı zaten az buçuk belli.
“Gündüz
çalışmak istediğim için Müjdat olmaktan başka çarem yok,” dedi. Sesi mahzun ama
verdiği karardan da yüzüne bir mağrur ifade gelip oturmuş.
“Tamam”,
dedim “ben bir sorup soruştururum sağa sola.”
Çok
sevindi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder