29 Temmuz 2012 Pazar

Çocuk tecavüzleri


Pek çok insanın benzer ya da farklı konularda kırmızı çizgileri olabilir hayatta. Benim az sayıdadır; ama çocuklara yönelik cinsel ve fiziksel saldırılar bunlardan bir tanesidir. Nazarımda bahanesi, telafisi, affedilmesi mümkün olmayan bir suçtur. Aksini düşünen varsa hayatında sadece bir tane bu sebeple mağdur olmuş bir çocukla tek bir görüşme, ailesi ile on dakika oturup sohbet etmesini öneririm.
Bu arada konusu açılmışken bu konudaki çok çarpıcı ve dünyada çok satanlar listesinde de epey kalan bir kitap olan Uçurtma Avcısı’nı öneririm. Çok başarılıdır…
Cinsel mağduriyeti olan, çocuk ya da erişkin fark etmez, kişilerle çalışmak çok incelik ister.
Adli psikoloji boyutunda olmak ayrı zordur, sonrasındaki sağaltım pozisyonunda bulunmak ayrı zordur.
Hiçbirinizin asla karşılaşmamanızı dilerim…
Ama bazı konularda bilgi sahibi olmakta fayda olabilir…
Her detayı burada yazmak elbette işlevsel olmaz.
Böyle bir durumda en önemli olan nokta zaten kendisini yeterince suçlayan mağduru bir de sizin suçlamamanızdır. Yani “orada ne işin vardı, neden gittin, nasıl anlayamadın, kuyruk mu salladın” türünden sorular büyük hata olur. Hiç kimse isteyerek kendisine böyle bir işkence yapılmasına izin vermez. Pepecan’ın annesinde olduğu gibi çocuğa duyulan büyük öfke ve “senin orada ne işin vardı nasıl anlamazsın” soruları aslında doğrudan kadıncağızın çocuğunu koruyamadığı için kendisine duyduğu öfkeydi ama bazı sebeplerden dolayı oğluna yansıtılmıştı.
Büyük olasılıkla zaman içinde bu suçlamaların kendi kendisine yönelmesi yani adresini bulması ve ardından belirecek bir depresyon o kadın için pusuda beklemekte şu an.
Öğrenir öğrenmez mutlak surette, ne olursa olsun polise gitmek zorundasınız. Bu cümle sizi şaşırtmasın çünkü ensest vakalarının önemli bir kısmında ayıbın aile içinde kalması gerektiğinden hareketle adli merciler bilgilendirilmeyebiliyor.
Hele hele baba tarafından yapılan bir taciz durumunda, bunu söylediğim için üzgünüm ama, anneler şimdi burada dinamiklerini anlatması pek kolay olmayan bir şekilde suç ortağı haline gelebiliyor. Tabi bunu asla polise veya hakime karşı kabul etmiyorlar ama konuya detaylı olarak vakıf olursanız sessiz kalma, göz ardı etme, göz yumma gibi davranışlar sık karşılaşılan durumlardan olduğunu görebiliyorsunuz.
Mağdura sahip çıktınız, ona “bu senin suçun değil” dediniz, hemen polise veya doğrudan savcılığa başvurdunuz. Peki ya sonra?
Sonrasında pek çok sorgulama ve muayene aşamaları var. Bunları göze almalı ve her aşamasında sizden çok daha fazla acı çekmekte olan mağduru yalnız bırakmamalı, onu desteklemeli ve ona “her şey yoluna girecek” mesajı vermelisiniz. Sonra mahkeme süreci başlayacak tabi…
Çocuğun mahkemelere katılmaması ve zanlı ile karşılaşmaması daha uygundur.
Ancak iş bununla bitmez. Travmanın izlerini olabildiğince iyileştirmek için bir profesyonelden, hastaneden, uzmandan yardım almanızda fayda vardır. Neden izleri silmek değil de iyileştirmek tabirini kullandığımı düşünecek olursanız profesyonel yardımın gerekliliğini biraz daha net görebilirsiniz.  En iyi ihtimalde dahi o izleri silmek mümkün olmayacaktır zira.
Böyle bir yaşantının çocuğun cinsel kimliğini, kişilik gelişimini, özgüvenini, hayata ve insanlara bakış açısını, kuracağı ikili ilişkilerde bürüneceği rolü bütün bunları olabildiğince yoluna koymak gerekir. Çünkü tüm bu saydıklarım ve şimdi burada değinmediğim pek çok daha başkası da risk altındadır.
İtiraf etmek gerekirse kendi mesleğimin en çok bu tür durumlarda bir işe yaradığını düşünerek kendimi teskin ettiğim çok olmuştur.
Çünkü özel sektörde olup da parası olanın gelebildiği bir muayenehanede ister istemez evlilik sorunları, aşk acısı vb pek çok aslında bir psikoloğun çok da lazım olmadığı konuda çalışmak zorundayım. Açıkçası zaman zaman uğraştığım iş saçmalaşıp anlamsızlaşabiliyor. Ağrı kesici muamelesi görmek bazen can sıkıcı olabiliyor.
Çünkü insan acı çeker!
Çünkü insan acı çekerek acılara dayanmayı öğrenir.
“Minaanım canım çok yanıyo, onu unutamıyorum, bilmem kime sırılsıklam aşığım bana karşılık vermiyoo!”
İyi de ben ne yapayım?
Merak etmeyin onlara da aynı şeyi söylüyorum.


3 yorum:

Kürşat Zaman dedi ki...

Çocuğa tecavüz edenlerin en yerinde karşılığını bulduğu an, diğer mahkumların arasına koyulduğu andır...
Eskiden mahkum olan bir arkadaşım anlatmıştı,çok daha kötüsünü o sapığa yaşatıyorlarmış.

Doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışamam ancak içimi biraz soğuttuğu bir gerçek.

delimine dedi ki...

galiba ceza sisteminin gediklerini kapatmak bazen o cezaları yapanlara kalıyor yine, ironik biraz...

hulya dedi ki...

Okuduğumda yazmıştım, hala içim acıyor, takıldım kaldım.

Mine Hanım , sabah okuduğumdan beri aklım başımda değil. Böyle olayları duyunca, okuyunca insanlığımdan utanıyorum, aklım (gerçek anlamda) böyle bir kötülüğü algılamıyor. Çalışmak , uğraşmak saçma geliyor. Ağlıyorum ama ağlamak ne işe yarıyor ? Sadece ağlamak bizi daha insan kılıyor mu? Sadece beddua okuduğumuzda , birşey yapmış oluyor muyuz ..

Olmuyoruz ...

Bu konular için sivil insiyatif oluşturmak gerekiyor. Bu tarz adamlar hadım edilmeli . Bu insanlık dışı filan değil. Hırsızlık gibi , mesleği hırsızlık olanın elini , işi tecavüz olanın ....ni kesmek gerekiyor. Bu konularda insan hakları filan diyorlar ya deliriyorum . Bu çocuk insan değil mi? Ameliyat parası çalınanlar insan değil mi?

Yasaların hırsızı , suçluyu korumasından bıktım. Bu çocuğun annesi olsam , muhtemelen katil olurdum ve hiç acımazdım. Kanun çözüm bulmuyorsa kişiler kendi kanunlarını koyacaklar .. Mazlum olmak, masum olmak sadece zalimleri azdırıyor ve cesaret veriyor onlara ...

İnsiyatifi ele almak lazım..