25 Haziran 2012 Pazartesi

Gece


Gece’yi özlüyorum…
Karanlıklar içindeyken bir hüzmenin içinde girmişti hayatıma. Tanıdığım hiç kimseye benzemiyordu. Ama beyaz saçlarının çevrelediği yuvarlak hatlı, güler yüzünde, güldüğünde iki çizgi haline gelen gözlerinin pırıltısında çok tanıdık bir şeyler vardı.
Yolunu kaybeden ben miydim yoksa gözü sürekli yukarılarda, kutup yıldızını arayan halinde o mu yörüngesinden çıkmış bir gök taşıydı bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Saate bakmanın artık anlamını kaybettiği gecenin ilerlemiş bir vaktinde ikimiz bir aradaydık.
Belki tuhaf görünüyorduk dışarıdan bakınca.
Ağlamaktan gözleri davul olmuş kırmızı gece elbiseli, asker traşlı bir genç kadınla, elindeki kafeste sarı-yeşil bir papağan taşıyan, devamını oku

Hiç yorum yok: