Sizinle paylaşmak istediğim bir e-posta var. Kendisini belki 5-6 yıldır
tanıyorum. Bana ilke getirdiklerinde 12-13 yaşlarında sessiz, sakin fakat son
raddede öfkeli bir kızdı. Uzun, upuzun sarı saçları, ela rengi gözleri ve
solgun, ince bir yüzü vardı. Bir psikoloğun başına pek de sık gelmeyen bir
olayın kahramanıdır Rapunzel. İlerleyen zamanlarda öyküsüne daha da vakıf
olacaksınız. Kendisinin izni ile burada yayınlıyorum:
“Sevgili Minaanım,
Nereye gitsem içimdeki yalnızlığı ve boşluk duygusunu da yanımda
götürüyorum. Bunu bugün bir kez daha anladım. Toronto da tıpkı diğer büyük
şehirler gibi bir parçası olabildiğimi hissedemediğim, dışında kaldıkça gözümde
daha çok büyüyen insan kalabalığıyla dolu.
“Ya içindesindir zamanın ya da büsbütün dışında.” Ahmet Hamdi yine tek
arkadaşım, tek yoldaşım. Ve ben hala zamanın neresindeyim bilmiyorum.
Sizin bana kendimi bir nehir gibi hissedebilmem için söyledikleriniz
geliyor aklıma. Karşımda siz tüm yönergeleri verirken ve bana “bir nehir
olduğumu” söylerken her şey daha kolaydı. Şimdi dikkatim çok dağılıyor ve
gözlerimi kapatıp da bir türlü olmak istediğim gibi bir nehir olamıyorum. Sanki
hep kenarlara sıçrayan su damlalarına, akıntıyla sürüklenen balıklara,
yosunlara ve taşlara kayıyor dikkatim. O bütünlüğü, bozulmazlığı, kendini
bırakışı ve gidişin mutlaka bir yere varışını, tüm bunları bilmeyi, içimde
hissetmeyi kendi kendime tekrar oluşturamıyorum zihnimde. Ama ne tuhaf, siz
bana daha önce defalarca bunu yaşatmış olduğunuz için sanki gerçek bir anıymış
gibi hafızamda izleri duruyor. Yeniden yaşayamıyorum ama hatırlıyorum.
Türkiye’den ayrılmayı, en azından bu kadar uzağa gelmeyi istiyor muydum
onu da bilmiyorum bana sorarsanız. Sanki benim kararımmış gibi gösterilerek tüm
planlar yine her zamanki gibi yapıldı, rezervasyonlar, okul kayıtları, ev
kiralama, hepsi hızlıca gerçekleşti ve kendimi Atlantik üzerinde hızla giden
bir uçakta buldum. Tahmin edebileceğiniz gibi kimse benimle gelmedi. Yine kendi
başıma, yine kitaplarım, iphone’um, mac’im ve Ahmet Hamdi…
Uyku düzenim halen oturmadı, iştahım bir gelip bir gidiyor ve o şarkıyı
hala ortalık sessizken atmosferde usul usul çınlarken duyabiliyorum. Benden başka
kimsenin duymayışı çok da önemli değil artık. Sırrımı tuttuğunuz ve beni
olabileceklerden koruduğunuz için size ne kadar teşekkür etsem az. İlaçsız ve
hastanelerden uzak bir hayat sürdürmek istiyorum. Bunu yapabilirim. Zaman zaman
kuşku duysam da, yapabileceğime inanmak istiyorum. Bu bile yeterli demiştiniz;
iyi ki demişsiniz… Sevgiler, Rapunzel.”
2 yorum:
merrhabalarr:)
nee hoşş ne cici bir sayfa bu böylee..
yazılarınız da çok farklı bir tını var,insanı etkileyen...
:)
emeğinize sağlık..
izliyorum sizi
bende beklerim sayfama,arzu ederseniz tabiki..
kucak dolusu sevgilerimle..
:)
teşekkürler, sayfanızı ziyaret ettim elinize sağlık :)
Yorum Gönder