Baygın gelen iniltiler yükseliyor bazen şehrin üzerinden. Dinlemek
istemesem de duyuyorum. Karanlık ve tenha bir sokakta yerde yatan bir
karaltının yanına yaklaştıkça belli belirsiz soluk alıp verdiğine, inlediğine
ve biraz daha yaklaşınca yerdeki birikintinin su değil de kan olduğuna şahit
oldunuz mu hiç?
Ben olmuştum vaktin birinde… Tesadüftü… Uzun hikaye…
Gece evin ışıklarını söndürüp de, perdeleri açarak aşağıdaki caddenin
yanıp sönen neonlarına duvarları teslim ettiğimde bir antik kent meydanından
beri içimde taşıyormuşçasına biriken nefesimi boşaltarak arkama yaslandığımda
başlıyor her şey. Bunun için bir kadeh Kalecik Karası, geniş ve arkaya doğru
yaslanmaya müsait bir eski berjer ve kuyruğunu kıyamet de kopsa nazlı nazlı
sallayacakmış gibi görünen bir kedi lazım sadece.
Önce gözlerimi bir süre karanlık semaya dikiyorum. Bulutsuz yaz
gecelerinde az da olsa yıldızlar görünüyor. Gökyüzü simsiyah ve ölüm
sessizliğinde… yokluğu ve hiçliği ve hepliği hissetmek için bir süre kıpırtısız
bekliyorum. Ta ki o dehşet verici korkuyu, tüylerimi diken diken eden irkilmeyi
hissedene kadar. Yüreğim ağzıma gelip, kalbim deli gibi çarptığında ve yok
oluşa bir saniye uzaklık kalmışçasına titrediğimde artık biliyor oluyorum. Bir
tür ters meditasyon. Derin korkuya odaklanma. Bir tüt trans hali. Ancak böyle
var olduğumu hissedebiliyorum.
Bunu öğrenmek uzun yıllarımı aldı. İbadetle, zikirle, nirvanayla, yükselmekle veya orgazmla
açıklanamayacak bir zihin durumu. Haz ve huzur değil. Hiç değil. Bir tür
paratoner olmak denilebilir belki. Yıldırımı ve toprağı düşünün. Sonra
yıldırımı paratoneri ve toprağı düşünün. Yıldırım düştüğü andaki paratoneri ve
paratoner sayesinde kendisine “ne”yin değmediğinden bihaber toprağı düşünün.
Şimdi ne anlatmak istediğimi anlamaya biraz daha yakınsınız.
Bazı bilgileri paylaşmak gerekir. Bazı bilgileri yavaş yavaş paylaşmak,
bazılarını ise kendine saklamak…
Şüphesiz ki yolculuğumda sırf bana ait anlarımın olmasına ve bu sayede
kendimi özel ve önemli hissetmeye ihtiyacım var. Fakat diğerleri için açılmakta
olan Pandora’nın kutusu artık sahnede.
Kendimi hazır hissettikçe size geceleri neler yaptığımı anlatmak
istiyorum…
Çünkü bilirseniz her şey farklı olur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder