Sizce herkesin hayatında aşka yer var mıdır?
İçinizden de olsa buna bir cevap verdiğinizi zannediyorum.
Peki o halde; emin misiniz?
Tekrar soruyorum… Emin misiniz?
Bir de şunu sorayım: Bir insanın hayatında aşka nasıl yer olmaz? Bunu “ne
cüretle olmaz!” anlamında değil, “hangi koşullarda olmaz” vurgusuyla soruyorum.
“Minanım hayatım yeterince yoğun ve neredeyse uyumaya bile zor zaman
buluyorum. Benim hayatımda aşka yer yok.”
“Peki karbonhidrat alıyor musunuz?”
“Nasıl?!?”
“Karbonhidrat alıyor musunuz?”
“Yani… almasına alıyorum… yani genelde ayak üzeri bir şeyler yiyorum ya
da çalışırken bilgisayar başında falan… ama tabi yani karbonhidrat alıyorum…”
“Bunu duyduğuma ziyadesiyle sevindim.”
“Neden?!?”
“Çünkü siz işkoliksiniz ve arada bir bünyenize sizi mutlu edecek bir
şeyler girmesine, girmesi derken tabirimi maruz görün gıda anlamıyla oral yolu
kastediyorum, izin vermezseniz bir süre sonra intihar düşüncelerine
kapılabilirsiniz.”
“Nasıl?!?”
“Basbayağı.”
Dudaklar kıvrılıyor (bu gerçekten psikolog mu?), kaş çizgileri ortada
birleşip yukarı doğru verevleniyor (bunu bana hangi akla hizmet tavsiye ettiler
ki?), alın geriliyor (aman canım zaten bunların hepsi kafadan çatlak olur,
okulda mı böyle oluyorlar nedir?), yutkunma (bir an önce geçiştireyim de kalkıp
işimin başına döneyim), bacak bacak üzerine atma (zaten bir psikoloğa görünme
fikrini baştan kabul etmemeliydim) kollar kavuşup göğüste çaprazlanıyor (beni
diğer kadınlarla bir tutması kabul edilemez).
“Daldınız?”
“Yoo.. düşünüyordum. Aslına bakarsanız Minanım, neden burada olduğumdan
çok emin değilim galiba.”
“Hiç aşık oldunuz mu diye sorunca mı bu fikre kapıldınız?”
“Hayır bu son derece sıradan, normal bir soru, onunla ilgisi yok, siz
sordunuz ben cevap verdim.”
“Vermediniz.”
“Hayatımda aşka yer olmadığını söylediğimi sanıyorum.”
“Ben de bunun sorduğum sorunun tam olarak cevabı olmadığını sanıyorum.”
“???”
“Ve tekrar soruyorum: Hiç aşık oldunuz mu Klasör Hanım?”
Bugünkü görüşmelerimin birinden kısa bir kesit sundum size. Dün Müdananım
kitapçıda gençlik aşkını görünce nasıl tepki vermişti, bu zavallı “çocuk da
yaparım kariyer de” hezeyanlarına kapılıp kariyerine kendini hapsetmiş genç
kadın nasıl verdi…
Burada bence tek sorun “yok saymak.”
“Benim evliliğe inancım yok, aşka hayatımda yer yok, annem olmadan da
hayatımı gayet iyi sürdürebilirim, babam beni terk etmiş de olsa fark etmez
zaten onu sevmezdim, başarılı bir öğrenci olup olamamam sadece ebeveynlerimin
sorunu, benim böyle bir isteğim yok, ben kendime yeterince güveniyorum, ben
kendisiyle barışık bir insanım…” ve böyle devam eder…
Var olan ve içerde bir yerde Mısır Piramidi kadar gerçekliğinden kuşku
duyurmadan dikilen bir ihtiyacı yok saymak haddini bilmezliktir. Çok fena
ödetir insana bedelini.
4 yorum:
Kullanacak enstruman kalmadı sanırım artık :) Bir tek üç harfli bu teşbihlerden yırtmıştı.:)
Herkesin hayatını bilemem ama kariyer değilde bir kaç gönül yarasından sonra kapı dışarı edilir mi aşk? edilir,edilir..
İnanıyorsun da o gelmiyor.. :)
birkaç gönül yarasından sonra kapı dışarı edileceğinde hemfikiriz... ayrıca teşbihte hata olmaz... ayrıca beklemekten vazgeçince gelir hep beklenenler...
teşbihte hata olur dedim mi,yoo :)aslında ima etmek istediğim..neyse :)ayrıca Godot'yu beklemekten de vazgeçtik,gene de gelmedi :)
Yorum Gönder