Pek çok insanın benzer ya da farklı konularda kırmızı çizgileri olabilir
hayatta. Benim az sayıdadır; ama çocuklara yönelik cinsel ve fiziksel
saldırılar bunlardan bir tanesidir. Nazarımda bahanesi, telafisi, affedilmesi
mümkün olmayan bir suçtur. Aksini düşünen varsa hayatında sadece bir tane bu
sebeple mağdur olmuş bir çocukla tek bir görüşme, ailesi ile on dakika oturup
sohbet etmesini öneririm.
Bu arada konusu açılmışken bu konudaki çok çarpıcı ve dünyada çok
satanlar listesinde de epey kalan bir kitap olan Uçurtma Avcısı’nı öneririm. Çok
başarılıdır…
Cinsel mağduriyeti olan, çocuk ya da erişkin fark etmez, kişilerle
çalışmak çok incelik ister.
Adli psikoloji boyutunda olmak ayrı zordur, sonrasındaki sağaltım
pozisyonunda bulunmak ayrı zordur.
Hiçbirinizin asla karşılaşmamanızı dilerim…
Ama bazı konularda bilgi sahibi olmakta fayda olabilir…
Her detayı burada yazmak elbette işlevsel olmaz.
Böyle bir durumda en önemli olan nokta zaten kendisini yeterince suçlayan
mağduru bir de sizin suçlamamanızdır. Yani “orada ne işin vardı, neden gittin,
nasıl anlayamadın, kuyruk mu salladın” türünden sorular büyük hata olur. Hiç kimse
isteyerek kendisine böyle bir işkence yapılmasına izin vermez. Pepecan’ın
annesinde olduğu gibi çocuğa duyulan büyük öfke ve “senin orada ne işin vardı
nasıl anlamazsın” soruları aslında doğrudan kadıncağızın çocuğunu koruyamadığı
için kendisine duyduğu öfkeydi ama bazı sebeplerden dolayı oğluna
yansıtılmıştı.
Büyük olasılıkla zaman içinde bu suçlamaların kendi kendisine yönelmesi
yani adresini bulması ve ardından belirecek bir depresyon o kadın için pusuda
beklemekte şu an.
Öğrenir öğrenmez mutlak surette, ne olursa olsun polise gitmek
zorundasınız. Bu cümle sizi şaşırtmasın çünkü ensest vakalarının önemli bir
kısmında ayıbın aile içinde kalması gerektiğinden hareketle adli merciler
bilgilendirilmeyebiliyor.
Hele hele baba tarafından yapılan bir taciz durumunda, bunu söylediğim
için üzgünüm ama, anneler şimdi burada dinamiklerini anlatması pek kolay
olmayan bir şekilde suç ortağı haline gelebiliyor. Tabi bunu asla polise veya
hakime karşı kabul etmiyorlar ama konuya detaylı olarak vakıf olursanız sessiz
kalma, göz ardı etme, göz yumma gibi davranışlar sık karşılaşılan durumlardan
olduğunu görebiliyorsunuz.
Mağdura sahip çıktınız, ona “bu senin suçun değil” dediniz, hemen polise
veya doğrudan savcılığa başvurdunuz. Peki ya sonra?
Sonrasında pek çok sorgulama ve muayene aşamaları var. Bunları göze almalı ve her aşamasında sizden çok daha fazla acı çekmekte olan mağduru yalnız
bırakmamalı, onu desteklemeli ve ona “her şey yoluna girecek” mesajı
vermelisiniz. Sonra mahkeme süreci başlayacak tabi…
Çocuğun mahkemelere katılmaması ve zanlı ile karşılaşmaması daha
uygundur.
Ancak iş bununla bitmez. Travmanın izlerini olabildiğince iyileştirmek
için bir profesyonelden, hastaneden, uzmandan yardım almanızda fayda vardır. Neden
izleri silmek değil de iyileştirmek tabirini kullandığımı düşünecek olursanız
profesyonel yardımın gerekliliğini biraz daha net görebilirsiniz. En iyi ihtimalde dahi o izleri silmek mümkün
olmayacaktır zira.
Böyle bir yaşantının çocuğun cinsel kimliğini, kişilik gelişimini,
özgüvenini, hayata ve insanlara bakış açısını, kuracağı ikili ilişkilerde
bürüneceği rolü bütün bunları olabildiğince yoluna koymak gerekir. Çünkü tüm bu
saydıklarım ve şimdi burada değinmediğim pek çok daha başkası da risk
altındadır.
İtiraf etmek gerekirse kendi mesleğimin en çok bu tür durumlarda bir işe
yaradığını düşünerek kendimi teskin ettiğim çok olmuştur.
Çünkü özel sektörde olup da parası olanın gelebildiği bir muayenehanede
ister istemez evlilik sorunları, aşk acısı vb pek çok aslında bir psikoloğun
çok da lazım olmadığı konuda çalışmak zorundayım. Açıkçası zaman zaman
uğraştığım iş saçmalaşıp anlamsızlaşabiliyor. Ağrı kesici muamelesi görmek
bazen can sıkıcı olabiliyor.
Çünkü insan acı çeker!
Çünkü insan acı çekerek acılara dayanmayı öğrenir.
“Minaanım canım çok yanıyo, onu unutamıyorum, bilmem kime sırılsıklam
aşığım bana karşılık vermiyoo!”
İyi de ben ne yapayım?
Merak etmeyin onlara da aynı şeyi söylüyorum.
3 yorum:
Çocuğa tecavüz edenlerin en yerinde karşılığını bulduğu an, diğer mahkumların arasına koyulduğu andır...
Eskiden mahkum olan bir arkadaşım anlatmıştı,çok daha kötüsünü o sapığa yaşatıyorlarmış.
Doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışamam ancak içimi biraz soğuttuğu bir gerçek.
galiba ceza sisteminin gediklerini kapatmak bazen o cezaları yapanlara kalıyor yine, ironik biraz...
Okuduğumda yazmıştım, hala içim acıyor, takıldım kaldım.
Mine Hanım , sabah okuduğumdan beri aklım başımda değil. Böyle olayları duyunca, okuyunca insanlığımdan utanıyorum, aklım (gerçek anlamda) böyle bir kötülüğü algılamıyor. Çalışmak , uğraşmak saçma geliyor. Ağlıyorum ama ağlamak ne işe yarıyor ? Sadece ağlamak bizi daha insan kılıyor mu? Sadece beddua okuduğumuzda , birşey yapmış oluyor muyuz ..
Olmuyoruz ...
Bu konular için sivil insiyatif oluşturmak gerekiyor. Bu tarz adamlar hadım edilmeli . Bu insanlık dışı filan değil. Hırsızlık gibi , mesleği hırsızlık olanın elini , işi tecavüz olanın ....ni kesmek gerekiyor. Bu konularda insan hakları filan diyorlar ya deliriyorum . Bu çocuk insan değil mi? Ameliyat parası çalınanlar insan değil mi?
Yasaların hırsızı , suçluyu korumasından bıktım. Bu çocuğun annesi olsam , muhtemelen katil olurdum ve hiç acımazdım. Kanun çözüm bulmuyorsa kişiler kendi kanunlarını koyacaklar .. Mazlum olmak, masum olmak sadece zalimleri azdırıyor ve cesaret veriyor onlara ...
İnsiyatifi ele almak lazım..
Yorum Gönder